You are here
Yağmacı Enkaz Düzenine Karşı Dört Bir Koldan 1 Mayıs’a!
18 April 2023 - 17:00
Asrın utanmazlığına karşı 1 Mayıs’tayız!
Ankara’dan genç işçiler
6 Şubat depremleri yağma ve rant düzeninin bağrımıza sapladığı bir hançer oldu. Ciğerlerimiz söküldü gün be gün. Asrın felaketi dediler, asrın yağmasını ve utanmazlığını gördük. Enkazlardan imdat çığlıkları yükselirken, protokolde yer kapma yarışına girdiler! Çadır sattılar hiç utanmadan! Yaşarken bizi hiçe sayanlar, kefensiz bıraktı ölülerimizi. Nasıl unutabiliriz! Asla! Hepsinin hesabını teker teker soracağız. İşte önümüz 1 Mayıs. Bu 1 Mayıs Türkiye’de seçimlere gidilirken gerçekleşen en büyük miting olacak. Türkiye işçi sınıfının tek adam rejiminden kurtulma arzusu 1 Mayıs meydanlarında can bulacak. Bu 1 Mayıs’ı asrın yağmasına karşı asrın mitingi yapabiliriz. 1 Mayıs’ta tek adam rejimine karşı öfkemizi haykıracağız. Hesabını soracağımız ne varsa, sloganlarımıza, dövizlerimize işleyeceğiz. Sadece öfkemizi değil, gerçek umudun neden bizde olduğunu da göstereceğiz. Hesap sormak, umudu ve dayanışmayı büyütmek, güzel yarınları kurmak için Haydi UİD-DER’le 1 Mayıs’a!
Bu düzen öldürür, sosyalizm yaşatır!
Sancaktepe’den bir grup işçi
Tek adam rejimi altında yıllarca yaşam alanlarımız, doğamız sermayeye peşkeş çekildi. Dağlarımız delik deşik edildi, tarım alanlarımız ve ormanlarımız imara açıldı, derelerimiz kurutuldu, ormanlarımız yandı. Tüm bu kötülüklere karşı öfkemiz volkan olmuşken 6 Şubat depremlerini ve ardından sel felaketlerini yaşadık. Peki, asrın kötülüğü olan bu rejim ne yaptı? Yağma ve rant hırsından vazgeçti mi? Hayır! Deprem bölgesi inşaat sermayesinin rant için kapıştığı bir alana dönüştürüldü. Enkaz kaldırma çalışmalarında adeta doğanın canına okunuyor. Asbest gibi zehirli kimyasalların olduğu molozlar yaşam alanlarının yakınına, zeytinliklere, dere yataklarına, tarım arazilerine dökülüyor. Toprak, yeraltı suları, dereler zehirleniyor. Asbest soluyan milyonlarca insan akciğer kanseri riskiyle karşı karşıya. Ama bunların hiçbiri gözünü rant hırsı bürümüş, tek derdi iktidarda kalmak olan tek adam rejiminin umurunda değil. Bir kez daha çok acı bir şekilde görüyoruz ki doğa talanında sınır tanımayan sermaye düzeni ve bu rejim bütün bir canlılığı kâr ve rant uğruna yok ediyor. Kardeşler, önümüz 1 Mayıs. Bu 1 Mayıs’ta milyonlar olup meydanlara akmalıyız. Yağmacı enkaz rejimine olan öfkemizi ve bu rejimi tarihin çöplüğüne göndereceğimize olan inancımızı haykırmalıyız. 1 Mayıs’ta hep birlikte sesimizi yükseltelim: Bu Düzen Öldürür, Sosyalizm Yaşatır!
Dizleri üzerine çökertilen insanlık ayağa kalkacak!
İstanbul Anadolu yakasından bir grup genç
Maraş merkezli depremlerin ardından hafızamıza mıh gibi kazınan olaylar yaşandı. Depremzedeler kan ağlarken ve günler geçmesine rağmen hâlâ enkaz altından “yardım edin” feryatları yükselirken, bölgede boy gösteren AKP’li yöneticilerin pis sırıtışlarını, adeta taş duvar kesilip kafasını telefona gömenleri unutmadık. Günlerce aç kalan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamasını yağmacılık, hırsızlık olarak yaftalayanları, enkaz altındaki insanlarımızı kurtarmak yerine önce para kasalarını kurtaranları da yazdık deftere. Bıraktık kefen bezini, ceset torbalarının dahi bulunmadığı, battaniyelere sarılı cansız bedenlerin toplu mezarlara gömüldüğü günleri unutmak nasıl mümkün olabilir! Hele çadırkentleri dolaşıp sadaka verir gibi para dağıtanların görüntüleri ne olacak? İnsanı, insan onurunu alçaltan bunca görüntü “artık yeter” dedirtmiyor mu size de? Yeter artık! İnsanı alçaltan bu düzenden hesap sormalıyız! Emekçi gençler, kadınlar, işçi kardeşler önümüz 1 Mayıs, bizlere akıl almaz acıları yaşatan, öfkemizi her geçen gün daha da bileyen bu sömürü düzenine karşı alanlara çıkma zamanı. Albert Parsons’ın dediği gibi dizleri üzerine çöktürülen insanlığın ayağa kaldırılması mücadelemizi büyütelim ve artık ayağa kalkalım!
Emekçi gençlik asrın kötülüğüne karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacak!
İstanbul’dan üniversite öğrencileri
6 Şubattan bu yana yaşanan acılar ve iktidarın aldığı tutum biz gençlere çok şey öğretti. Resmi rakamlara göre 50 bin insan, binlerce genç ve çocuk hayatlarının baharında yaşamdan kopartıldı. Gelecekleri ve hayalleri tıpkı bedenleri gibi enkaz altında bırakıldı. Rant ve kâr uğruna yapıldı bu; unutmayacağız, affetmeyeceğiz!
Kapitalizmde geleceksiz ve atıl bırakılan gençliğin umutlarına darbe üzerine darbe indiriliyor. Fakat yaşanan yıkımın ardından örülen dayanışma ağları ve emekçi gençliğin gösterdiği çaba umut ışığı oldu. Bu düzeni değiştirmek için verilen örgütlü mücadelede gençliğin dinamizmi büyük önem taşıyor. Öfkemizi daha güçlü haykırmamız ve taleplerimizi daha net ifade etmemiz gerekiyor. Geleceksiz bırakıldığımız bu düzeni kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. 1 Mayıs alanlarında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Daha öfkeli, daha kararlı, daha güçlü geliyoruz.
Öfkemizi içimize atıp hastalanmamak için haydi 1 Mayıs’a!
Kocaeli/Gebze’den bir grup gıda işçisi
Kapitalistlerin kâr hırsı ne deprem ne de sel dinliyor. Depremin ardından sel de büyük bir felakete dönüştü, can aldı. Selden sonra Tarım ve Orman Bakanı “sel 14 canımızı aldı ama diğer taraftan da toprak suya kavuştu” dedi. İnsan bu sözleri duyunca çileden çıkıyor, “bunlar nasıl insanlar?” diye düşünüyor. Kentleri ranta ve yağmaya odaklanarak düzenleyen ve depremi yıkıcı bir felakete dönüştüren, her yere beton dökerek toprağı susuz bırakıp sellere neden olan, doğayı ekolojik yıkıma sürükleyen kapitalist kâr zihniyetidir. Kapitalizmin fıtratında, insana ve doğaya her türlü zararı verme pahasına kâr ve sermayeyi büyütme hırsı var. Biz işçi sınıfının fıtratında ise bu zulme karşı mücadele var. Yapay ayrımları bir kenara bırakıp işçiler olarak örgütlendiğimizde, evlerimizin başımıza yıkılmasını, dünyamızın yıkıma sürüklenmesini engelleyebiliriz. Bu nedenle işçi sınıfının uluslararası birliğinin ve mücadelesinin sembolü olan 1 Mayıs’ta alanlarda birleşmeye çağırıyoruz tüm sınıf kardeşlerimizi. 1 Mayıs’a hep birlikte katılalım ve taleplerimizi birlikte dile getirelim.
Deprem, dayanışma, umut, yaşam ve 1 Mayıs
Hatay ve Mersin’den UİD-DER’liler
Size deprem bölgesinden yazıyoruz, sesimizin duyulmasını istiyoruz. Tek adam rejiminin politikaları depremin korkunç bir felakete dönüşmesine neden oldu. Ülkemiz büyük acıların yaşandığı bir coğrafyaya dönüştü. Çok şey yaşadık ve gelecek günlerde bu yaşadıklarımızı çok daha fazla konuşacağız. Ama bilelim ki tüm bu yaşananları anlamaz ve hesabını sormazsak, toplum olarak psikolojik açıdan asla iyileşemeyiz! Acının yaşandığı yerde o acının ilacı olan gücün tohumları da filizlenir. Nitekim rejimin örgütlü kötülüğünün toplumun üstüne karabasan gibi çöktüğü günlerde, her şeye rağmen dayanışmanın en güzel örneklerini yaşadık, yaşattık, umutları yeşerttik. İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, deprem felaketini yaşayan emekçilere, ülkenin ve dünyanın dört bir köşesindeki emekçilerin desteklerini, gönülden bir çabayla, dostça bir tarzda ve etkili biçimde ulaştırdı. Yaşananlar yürekleri karartmışken, çok sayıda emekçinin gönlünü dayanışma duygusunun güzellikleri ile ferahlattı.
Kimimiz depremzede olan, kimimiz yakınlarını, arkadaşlarını kaybeden insanlar olarak UİD-DER’in dayanışma kampanyasında görev aldık. Deprem günlerinde emekçilerin ayağa kalkma çabasına tanık olduk, destek verdik. “Birliğin, mücadelenin, dayanışmanın önemini daha iyi anladık” diyenler olarak sizlere yazıyoruz. Birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı bu yıl, bu günün anlamını daha derinden hissederek karşılayacağız. Mücadele alanlarını bu yıkıma yol açan sisteme karşı derin bir öfkeyle, mücadelemizi, birliğimizi ve dayanışmamızı daha da büyütmüş olarak dolduracağız. Hep birlikte, omuz omuza 1 Mayıs’ta yürüyeceğiz ve haykıracağız: Affetmeyeceğiz, unutmayacağız!