You are here
Barış ve Özgürlük Dolu Bir Dünya Düşüyle Nâzım Hikmet
14 January 2023 - 17:45
Nice şair vardır, şiirleriyle insanların yüreklerinin kapılarını çalar, oradan içeriye süzülüverirler ve o yüreklerde yaşama, aşka, sevgiye, hasretliğe dair ne varsa anlatırlar dizeleriyle. Yüreklerin dile gelişidir onların şiirleri. Ama bazı şairler vardır, diğer şairlere benzemezler, kendi küçük dünyalarına sıkıştırmazlar kendilerini; iki kişilik sevdalarla yetinmezler, sadece yâre değil, yaşama, insanlığa, özgürlüğe, zulme karşı mücadeleye sevdalıdırlar. O şairler, Elif Çağlı’nın Umudum şiirinde haykırdığı gibi haykırırlar:
“Bir alev çiçeğiyim
İki kişilik sevdaların
Yalazı değil içimdeki
İçimde
Yürekleri tutuşturan yangınlar
Yangınların içinden koşuyorum sana
Umudum…”
Sözünü ettiğimiz şairlerin yüreklerini bir alev çiçeğine dönüştüren o umut, aslında binyıllardır tüm ezilenlerin özlemidir, umududur. İnsanın insana kul köle edilmediği, ezilmediği, insanlığın özgürlük ve barış içinde yaşayacağı bir dünyanın kurulması umududur. Ve o şairler işte bu umudun taşıyıcılarıdır, aktarma kayışlarıdır. Onlar bu umudun bir gün mutlaka gerçeğe dönüşeceğini bilirler ve böyle bir dünya kurmak için mücadele edenlerin saflarında yerlerini alırlar, büyük bir coşkuyla. Sadece hayallerin değil gerçek yaşamın da güzel olduğu, çocukların kahkahalarla koşup oynadığı, toplumun tümünün özgür ve eşit olduğu bir dünya isterler. Hayal âleminden değil gerçek dünyadan alırlar ilhamlarını. Onlar bilirler ki el birliğiyle kapitalizmi yıkıp böyle bir dünyanın kapılarını açacak olan, dünya işçi sınıfıdır. Şiirlerinde işçileri, işçi sınıfını anlatırlar. Bu nedenle onlar işçi sınıfının şairleridir ve Nâzım Hikmet Ran o büyük şairlerden biridir. O, işçi sınıfının mücadelesine gönül vermiş, şiirlerini mücadelesinin harcı yapmış, işçileri bu şiirlerle mücadeleye çağırmış, eğitmiş, yüreklendirmiş bir şairdir. Bugün doğumunun 121’inci yılında andığımız Nâzım, bu nedenle dünya işçi sınıfının en büyük şairlerinden biridir, işçi sınıfının Nâzım Ustasıdır.
O, işçi sınıfına “büyük insanlık” diyordu, şiirlerini “büyük hürriyet” için yazıyordu. Çünkü kapitalizm altında hürriyet gerçek bir hürriyet değildi, insanlara ölesiye çalışmanın, aç kalmanın, işsiz kalmanın dayatıldığı “bir hazin hürriyet”ti. İşçi sınıfının uluslararası mücadelesinin sembolü olan Enternasyonal Marşımız da dünyamızı “esirler dünyası” olarak tanımlamaz mı zaten? Ve “uyan artık uykudan uyan, uyan esirler dünyası” diye haykırmaz mı? Bu büyük çağrıya kulak veren Nâzım’ın şiirleri de öyle haykırır.
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz
Nâzım Hikmet, 15 Ocak 1902’de doğdu. Dedeleri Osmanlı paşasıydı. Anne ve babası eğitimli, iyi yetişmiş, dünyaya açık insanlardı. Varlıklı bir ailede büyümesine rağmen Nâzım Hikmet dünyada hüküm süren kapitalizmin ve neden olduğu kötülüklerin farkındaydı. Daha gencecik yaşta insanın insana kulluğuna karşı isyanla doluydu yüreği. 1917’de Rus işçi sınıfının gerçekleştirdiği şanlı Ekim Devrimi, Nâzım Hikmet’e kapitalizme karşı mücadelenin yolunu ve insanlığın umudunun nerede olduğunu göstermişti. O, sömürüye, savaşa, hakların düşmanlaştırılmasına, Anadolu halkının sefaletine, kadınların ezilmesine, işçilerin iş kazalarında ölmesine, çocukların bombalarla katledilmesine, hükümetin Kore Savaşına asker göndermesine ve daha nice zulme şiirleriyle ve mücadelesiyle karşı durdu. Ömrü boyunca örgütlü mücadelenin içinde yer aldı. Dönemin egemenleri Nâzım Hikmet’e büyük bedeller ödettiler. Onu onlarca yıl hapiste tutup çürütmek istediler. 50’sinden sonra askere çağırdılar, sürgünlüğe zorladılar, sevdiklerinden ayırdılar, vatan haini ilan ettiler, ailesine hayatı zindan ettiler... Ama o asla boyun eğmedi. Son nefesine kadar, insanlığın büyük davası uğrunda, sosyalizm mücadelesinde ter akıttı. 3 Haziran 1963’te hayata gözlerini yumdu ama mücadelesiyle ve şiirleriyle yaşamaya devam etti. Bugün işte bu nedenle Şili’den Japonya’ya kadar dünyanın tüm mücadeleci ve sınıf bilinçli işçilerinin dilinde Nâzım Hikmet’in şiirleri vardır.
Nâzım Hikmet’i nasıl anlamalı, nasıl anlatmalı diye düşünürken dedim ki onu en iyi yine onun dizeleri anlatır. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ ve bir orman gibi kardeşçesine” diyordu Nâzım Hikmet. Kâğıdı ve boyayı elime aldığımda, onu birlikte özgürleşen ve kardeşleşen ağaçların arasında yürürken hayal ettim. Nâzım Usta yüzünde tebessümle geleceğe yürüyordu hayalimde. Şiirlerini okudukça umutla dolduğumuzu bilerek, gelecek güzel günleri kendi ellerimizle hazırladığımızı görerek… İyi ki doğdun Nâzım Usta! Şiirlerinle, yaşamınla ve mücadelenle hep hatırlanacaksın, hep yaşatacağız seni!
Kocaeli/Gebze’den bir metal işçisi eşi
UİD-DER’li çocuklar Nâzım Usta’nın şiirlerini okuyorlar, onun için şarkılar söylüyorlar. Doğumunun 121. yılında “Seni hep hatırlayacağız, iyi ki doğdun” diye sesleniyorlar Nâzım Amcalarına.
Nâzım Hikmet, tüm çocukların kahkahalarla gülemediği, şeker yiyemediği, büyüyemediği bu dünyanın değişmesini istiyordu. Bambaşka bir dünya düşlüyordu çocuklar için ve büyüklere şöyle sesleniyordu:
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler
UİD-DER’li çocuklar Nâzım Amcalarının bu sözlerini bir şarkıyla hatırlatıyorlar büyüklerine. “Nâzım Amca’nın dediği gibi dünya çocukların olsun diye, pırıl pırıl gözlerinden gülücükler eksilmesin diye, el ele verin. Dünya kardeşlik görsün” diyorlar. UİD-DER’li çocukların, UİD-DER Müzik Topluluğu UMUT’un kocaman yürekli miniklerinin şarkısına kulak verelim: “Nâzım Amca Diyor ki”