You are here
Kazlıçeşme Ruhuyla Mücadeleye
İşyerlerinde “işlerin azalması”yla birlikte birçok işçi arkadaşımız işten çıkarılıyor. Bu, Mart ayında yapılacak toplu sözleşmeleri etkileyebilecek bir düzeydedir. Üç yerde temsilciliği olan Deri-İş’in tek elle tutulur denebilecek örgütlülüğü Tuzla’dadır. Yani deri işçilerinin önümüzdeki dönemde vereceği mücadele aslında sendikanın kaderini belirleyecektir.
Tuzla organize deri sanayi bölgesinde, kışın gelmesiyle iş yoğunluğu azalan deri patronları, “iş yok, ham deri yok” gibi bahanelerle, birçok fabrikada zaten sözleşmeli olarak çalıştırdıkları yüzlerce işçiyi kapı önüne koydu. Bu tablo, Tuzla deri sanayi bölgesinde gelenekselleşmiş bir durumdur. Militan bir tarzda mücadele edilmediği sürece durumun giderek daha da kötüleşeceği ise aşikârdır. İşyerlerinde “işlerin azalması”yla birlikte birçok işçi arkadaşımız işten çıkarılıyor. Bu, Mart ayında yapılacak toplu sözleşmeleri etkileyebilecek bir düzeydedir. Üç yerde temsilciliği olan Deri-İş’in tek elle tutulur denebilecek örgütlülüğü Tuzla’dadır. Yani deri işçilerinin önümüzdeki dönemde vereceği mücadele aslında sendikanın kaderini belirleyecektir.
Bölgemizde şu an İnan Deri direnişte. İnan Deri patronu iflas ettiği gerekçesi ile fabrikayı kapattı. Sahibi sicili kabarık bir deri patronu olan İnan Deri’de 20 işçi çalışıyor. İçlerinde bu fabrikada 1992’den bu yana çalışanlar var. Patron uzun bir süredir işçilere sosyal haklarını vermemektedir. Fabrikayı kapatmasıyla beraber işçilere verdiği senetler de karşılıksız çıkmıştır. İşçiler şu an patronun Tuzla’daki evinin önünde, zaman zaman da mağazaların önünde beklemektedir. Patronun elinde bilinen 15 dönümlük bir arazisi var, fakat bunun satışıyla da işçilere olan borcunun bir miktarını kapatabiliyor ancak.
9 Aralıkta İnan Deri işçileri ile Orhanlı belediyesinin CHP’ye geçmesi nedeniyle yapılan törene gittik. Amaç, hem bölgede olan bir direnişi diğer kesimlere duyurmak, hem de gelecek olan medya aracılığı ile kamuoyuna ulaşabilmekti. Eyleme şube pankartı, flamalar ve dövizlerle katılındı. Dövizlerde “15 yıllık haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz”, “direne direne kazanacağız”, “iflas bahane, kıdem tazminatlarımızı gasp ettirmeyeceğiz” yazıyordu. Sık sık “yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “susma sustukça sıra sana gelecek”, “birlik mücadele zafer”,”sendika hakkımız söke söke alırız” sloganları atıldı.
İnan Deri işçilerinin seslerini duyurmak için katıldıkları bir diğer eylem ise Türk-İş’in asgari ücret eylemi idi. Galatasaray Lisesinin önünde yapılan basın açıklamasına Türk-İş İstanbul şubeleri katıldı. Ağırlıklı olarak Tez-Koop-İş, Deri-İş ve Belediye-İş’in katıldığı eylemde, Türk-İş 1. bölge temsilcisi okuduğu bildiride; “insanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret istiyoruz” dedi. Eylemde atılan sloganlardan bazıları “yaşasın sınıf dayanışması”, “kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “zafer direnen emekçinin olacak” idi. Genel olarak katılım azdı. Zaten, işçileri böylesine ilgilendiren bir meselenin birkaç basın açıklaması ile savuşturabilmesi mümkün değil. İşin aslı, mevcut eylemler işçi sınıfının bilinçli bir tarzda yürüttüğü mücadelenin sonucu değil, alttan gelen basıncın sendika bürokratları tarafından savuşturulması maksadıyla düzenlenmektedir. Oysa sendikal mücadele, militan sınıf sendikacılığı temelinde, tuttuğunu koparan bir tarzda, sırf birilerine blöf için değil, kendi sınıfının geleceği için yürütülmelidir. Ancak bu temelde örülecek mücadele hattı ile kalıcı zaferlere adım atılabilir.
İnan Deri işçisi yalnız değildir!
Yaşasın militan sınıf sendikacılığı!
Aydınlı’dan bir deri işçisi